Araştırmalarımızda ortaya çıkan şu ki adanın en güzel sahilleri Chaweng ve Lamai Beach kıyıları. Bizde hem blogların hem de acentamızın yönlendirmesiyle Chaweng bölgesinde bulunan Anantara Lawana otelinde kalmaya karar verdik.
Rehberimiz bizi otele bıraktığında öğleden sonra 14:00 civarıydı, kocaman uzakdoğu işi bir kapıdan yine inanılmaz sakin bir avluya çıktık, burdan da yürüyerek otelin resepsiyonuna ulaştık. O gün yağmurlu olduğu için etrafına büyük şeffaf bir çadır kurulmuştu, sonraki günlerde anladık ki, aslında otelin resepsiyonu harika bir uzakdoğu bahçesi örneğiymiş:)
Muhteşem bir “hoşgeldiniz” karşılaması bizi bekliyordu, kayıtlarımız yapılırken, bir taraftan da buz gibi soğuk mentollü havlu ve zencefil çayı ikramı yapıldı. Zaten o an ne kadar doğru bir seçim yaptığımı anlamama yetti 🙂
Oda konusunda kolaylıkla küçük bir miktar karşılığıda upgrade yapabileceklerini iletip, bize tek tekoda tiplerini gösterdiler, ama biz önceden kararını vermiş olduğumuz teraslı, jakuzili odamızdan vazgeçemedik ve dinlenmek için odamıza çekildik.. Odalar uzakdoğu tarzını yansıtacak şekilde, ferah ve sade dizayn edilmişti. Tek kötü tarafı odaların camları yoktu, ince tahta pervazları vardı:) Bu da resimdeki gibi minik misafirlerimizin beklenmedik ziyaretlerini kolaylaştırıyordu:)
Yaklaşık 15 saattir yollarda olmamızın yanı sıra havanın yağmurlu olması sebebiyle ilk günümüzü akşama kadar uyuyarak geçirmek zorunda kaldık, ama şikayetçi olduğumuzu söyleyemeyeceğim:) İyice dinlenip, enerjimizi toplayınca, rehberin verdiği saat’te otelin önünde gelecek olan Türk arkadaşımızı beklemeye başladık:) 15 dakikalık gecikmeyle işte Hakan, karşımızdaydı:) Kırk yıllık akrabasını görmüşçesine karşıladı bizi, ayaküstü uzun süredir burada yaşadığını, adanın yerlisi bir bayanla evli olduğunu ve turizimle uğraştığını anlattıktan sonra bizi kendi arabasına bindirdiği gibi, samui sokakalarını arşınlamaya başladık.
Hakan bize bir saatlik bir turla nerede ne yenir, ne içilir, nerde eğlenilir, masaj yaptırılır..nerelere girilmez, uzak durulur..gibi hayati bilgileri verdikten sonra bizi Chaweng içinde yemek yiyebileceğimiz güzel bir tai restorantına bırakıp vedalaştı. Khaosan ilk gece ve son gece yemek yediğimiz tai lokantası, chaweng beach caddesinin üzerinde, oldukça salaş bir görüntüye sahip ama görüntüsünün aksine şahane bir tai mutfağına sahipti.
Burada karidesli çorba (Tom Yum Kung ), tavuklu çorba (Tom Kha Kai), zencefilli, sarımsaklı, körili bir çok et ve balık ürünü, kızarmış pilav (fried rice) gibi tai mutfağı örneklerini afiyetle yediğimizi ve tavsiyemizin tavan yaptığını belirtmek isterim:) Baharatları seviyorsanız bu mutfak tam bir cennet:)
Afiyetle doyduktan sonra, Chaweng caddesinde boylu boyunca tur atıp, ileriki günlerde neler yapabileceğimizi keşfetmeye çalıştık..Adanın istatistiklerine göre en iyi ve kuru sezon aralık sonu başlayıp mart ayına kadar devam ediyor. Yaz aylarından kasım sonuna kadar ise şiddetli muson yağmurları etkili olabiliyor. Biz orda bulunduğumuz Ekim ayında malesef bu yağmurlardan fazlasıyla nasibimizi aldık.. Yağmurlu olmasına rağmen adanın sıcaklığı 25 – 30 derecenin altına hiç inmiyor ve oldukça nemli bir iklimi var. Yağmurlu bir gündüz, sonrasında oldukça bunaltıcı ve nemli bir gecenin ardından, ilk kez ada içindeki taksilerden birine binip otelimize geri döndük, Hakan bizi önceden “max 250 baht verin bu mesafede taksilere” diye uyarmıştı, onu dinleyip ilk pazarlığımız sonucunda 200 bahta anlaştık ( 1 dolar = 30 baht, yani yaklaşık 6 dolar) ve 10 dakika mesafedeki otelimize dönüp heycanla yarın sabaha uyanmayı bekledik..
İlginç bir bilgi de ada körfezin içinde kaldığı için deprem olduğunda tsunami tehlikesi olmama özeligine sahip olması. Okyanustaki depremlerden sonra rahatça uyuyabilmek için bence önemli bir bilgi 🙂
Sevgiler,
Pinkkleo