Ocak ayında bir kış sabahı tanıştık Papuli ile, aslında uzun süredir takip ettiğim ve kahvaltısını denemek istediğim bir yerdi..
İstanbul’a 1,5 saat mesafedeki Karamürsel’in yüksek tepelerinde, harika bir körfez manzarası ile karşıladı bizi.. Aslında restoran olma özelliğinin yanında 7 odalı ufak bir butik otel olma özelliğine de sahip.
Papuli’nin bulunduğu bölgeye ulaştığınızda, kendinizi Karadeniz’e gelmiş gibi hissediyorsunuz, oranın yeşili ve doğası, huzuru, ahşap ve tuğlanın birleşimi ile renklenen sizi alıp Karadeniz diyarına götüren bir mimariyle karşılaşıyorsunuz..
Burayı işleten aile, aynı zamanda evin eski sahiplerinin torunları, dedelerinden kalan bu güzel mirası restore edip, çok keyifli bir hal almasını sağlamışlar.
Açıkçası İstanbul’a bu kadar yakın mesafede bu kadar şirin ve keyifli yerler olmasına bayılıyorum, dediğim gibi bir kış sabahı kısa sürede kendimizi başka bir ortamda başka bir kültürde bulduk..
Sıcacık yanan bir soba ve çok lezzetli bir köy kahvaltısı ile başladık güne.. Ortamı o kadar şirin ve sıcak ki, adeta bir köy evinde gibi hissediyordunuz, kullanılan malzemeler, dekor.. Hepsi çok doğal ve samimi..
Kahvaltıyı anlatmakla bitiremiyorum, hepsi özel lezzetler ve özenerek hazırlanmışlar.
Köy peynirleri, tazecik domates ve yeşillikler, zeytinler, ev yapımı leziz reçeller, beni benden alan mıhlama, sucuklu yumurta…Ev yapımı Limonataları, ve tazecik köy sütü.. Doyası gelmiyor insanın inanın..
Asıl o pişiler ve odun ateşinde pişirdikleri tazecik ekmekleri…
Ama masanın kraliçesi şüphesiz “Boşnak Böreği“, her zaman bulamazsınız, mutlaka önceden özel sipariş vermeniz gerekiyor, bu lezzeti tatmadan ayrılmayın derim..
Börek dışındaki tüm lezzetler için herşey dahil fiks bir ücret ödüyorsunuz, ama Börek ayrıca fiyatlandırılıyor, kişiye özel pişirildiği için böyle olması da çok normal..
Çocuklar için ayrı bir mönü seçeneği mevcut, ve belirtmek isterim 0-5 yaş arası çocuklar için ücret alınmıyor..
Papuli oldukça populer olmuş, bu nedenle önceden rezervasyon yapmadan gidilmiyor, zaten bu durumda kapıdan dönmeniz muhtemel..
Rezervasyon alınırken de size iki opsiyon sunuyorlar, sabah 8-12 arası, ya da 12.30-15:00 arası mı gelmek istersiniz diye..
Sizde planınıza göre bu iki saat aralığından birini seçebilirsiniz, pek tabi İşletme bu seçimlere uyulması konusunda biraz hassas davranıyor, yani geçikme durumu oluşur ise, maalesef yine de bir sonraki servise hazırlık yapmaları gerektiği için kahvaltınızı söylenen saatte sonlandırmak zorunda kalacağınız için bu keyfi yaşamaya fazla vaktiniz kalmıyor..Bana sorarsanız ne kadar erken giderseniz buranın keyfini çıkartmak için o kadar bol vaktiniz kalır..
Açıkçası biz çocuklarımız ile yaşadığımız ilk deneyimden bir ay sonra 9 kişilik başka bir grupla daha ziyaret ettik Papuli’yi, ilk günki ilgi ve alakanın aynısını yaşadık, ve lezzetler de hiçbir değişiklik olmadan karşımızdaydı..
Her iki tecrübemizde o kadar keyfli ve lezizdi ki, bu satırlara taşınmayı hakettiler…
Butik otelini tecrübe etmek isteyenler için de ayrıca buraya linkini bırakıyorum.
Biz baharda yeniden gideceğiz, bence sizlerde şimdiden yerinizi ayırtın, ve ısınan havayla birlikte bahçedeki çardakların keyfini süremenin hayalini benimle paylaşın 🙂
Sevgiler
Pinkkleo